SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 914 >>

DEVAM: 162-163. Namazda (Sağa - Sola) Bakınmak

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي خَمِيصَةٍ لَهَا أَعْلَامٌ فَقَالَ شَغَلَتْنِي أَعْلَامُ هَذِهِ اذْهَبُوا بِهَا إِلَى أَبِي جَهْمٍ وَأْتُونِي بِأَنْبِجَانِيَّتِهِ

 

Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: (Bir defa) Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çizgili bir elbise (hamisa) içinde namaz kıldı ve; "Bunun çizgileri beni meşgul etti. Siz bunu Ebû Cehm'e götürün de bana onun enbicâniyyesini getirin" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhârî, salât; ezan; Müslim, mesâcid; Nesâî, kıble

 

AÇIKLAMA:    

 

Hamîsa, dört köşeli ve çizgili kumaş demektir. İpekten veya  yündendir.Yalnız bu ismi verebilmek için siyah ve çizgili olmak şarttır. İnce ve hacmi ufak olduğu için bu ismi almıştır.

 

Hadis-i şerifte geçen "Bunun çizgileri benî meşgul etti" cümlesinin mâ­nâsı, "bunun çizgileri neredeyse, gönlümü meşgul edecekti" demektir. Nitekim Buhâri'nin Hz. Âişe'den rivayet ettiği şu hadis bunu açıkça ifade etmektedir: "Ben namazda iken gözüm bu elbisenin çizgilerine ilişti, bana zarar vereceğinden korkuyorum" [Buhârî, salât; Ahmed b. Hanbel, Vl-177; Muvatta', nida]  Açıklamakta olduğumuz Ebû Dâvûd hadisindeki: "Beni meşgul etti" şeklindeki ifâde,Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu çizgi­lerle gönlünün meşgul olmasına az bir mesafe kaldığını mübalağalı bir şekilde anlatmak için kullanılmıştır. Gerçi Resûl-i Ekrem Efendimizin gönlü bu çiz­gilerle meşgul olmamıştır ama olsa bile, bu meşguliyet onun yüksek mevki ve şerefine bir noksanlık getirmez. Çünkü o da bir insandır. İnsan olarak o da Nebilik şerefine aykırı olmayan beşerî duygulan taşıyabilir.[Menhel, VI, 10.]

 

Bu elbiseyi Resûlullah (s.a.v.)'e hediye eden de Ebû Cehm (r.a.) idi. He­diyesi kabul edilmediğinden dolayı kalbinin kırılacağı endişesiyle Hz. Pey­gamber bu hediyeyi tekrar geri istemek suretiyle yine onun hatırını hoş etmiştir. Zaten Nebi (s.a.v.)'in maksadı, onun hediyesini kabul etmemek değil, namaz esnasında çizgilerinin kalbini meşgul etmesinden korunmaktı.

 

Enbicânî; Enbicân denilen yerde dokunan bir kumaştır. Bazıları da "Menbic kumaşıdır. Menbic Şam'da mâruf bir şehirdir. İsm-i mensubu 'bâ'-nm fethi ile "menbecânî" gelir. Hemzesi de mime çevrilir" demişlerse de birinci ihtimal daha kuvvetlidir. Bu kumaş hamîsa'dan daha kalındır. Erişi kalın pamuk veya kalın keten, argacı da yünden dokunur. Ekseriyetle yün­den dokunur.

 

Ebû Cehm (radiyallahü anh)in ismi Âmir b. Huzeyfe'dir. Bazıları ismi­nin Ubeyd olduğunu söylerler. Mekke'nin fethedildiği gün müslüman olmuş­tur. Ebû Cehm Hazretleri Kureyş kabilesine mensup olup neseb ilmini bilir ve kabilesi arasında sevilir, sayılır bir zat idi. Kabe'nin iki defa bina edildiği­ni görmüş ve Hz. Muaviye'nin hilâfeti sonlarında vefat etmiştir. Ashâb-ı Ki­ramdan bir de Ebu Cuheym vardır. Onu bununla karıştırmamak lâzımdır.